İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sanctorum(2019), Joshua Gil

Son güncelleme tarihi 31 Mart 2022

Hayat yolculuğumun ortasında, kendimi karanlık bir ormanda buldum, yolumu kaybetmiştim ya”

Dante, İlahi Komedya

Film yıldızlı bir gökyüzü görüntüsü ile açılış yapıyor, neredeyse yıldızlar şangur şungur dökülüverecekler, öylesine bir görsel çekim. Sonrasında ormanda annesini arayan bir çocuk. Filmin kapanışı da aynı sahnelerle.

Öyküyü ve görüntüleri büyüleyici bir ses refakatinde izliyoruz. Ormanın sesi mi desem, yıldızların dönerken evrene bıraktıkları ses mi, gaibin sesi mi? Belki de bunların hepsinin ustaca karışımı ama kesinlikle anlatıya yakışıyor, anlamı pekiştiriyor.

Meksika’nın bir eyaleti olan Oaxaca’nın dağlık bir bölgesi, Sierra Mixe’deyiz. Orada yaşayan ve yaşamını marihuana yetiştiriciliği ile sağlayan köylüler üzerinden anlatılmış öykü.

Filmin dili Mixe, konuşanı 90.000 kişi kalmış bir yerel dil. Joshua Gil, uzun yıllardır süregelmiş asimilasyon politikaları sonucunda yok olma tehlikesine maruz kalan yerel dillere bir saygı duruşunda bulunmuş bence. Zaten başka türlüsü de olamazdı, oyuncuların tamamı yerli halktan çünkü, hiç meslekten oyuncu yok bu filmde.

Köylülerin yegâne geçim kaynağı marihuana ve haşhaş yetiştiriciliği. Bulundukları bölgede başka seçenekleri yok, mısır ekimi karın doyurmuyor.Uyuşturucunun alıcısı karteller, daha tarlada el konuluyor ürünlerine, başlarında silahlı adamlarla çalışmak yaşamlarının olağan parçası. Köylülerin emekle yetişmiş ürünleri anında kartelin elinde mala dönüşüyor, en kirli emteaya. Gerçi kapitalizmin elindeki tüm emtea kirlidir, insanların zaaflarından yararlanarak para kazanma ve sermaye biriktirme sürecinin ürünüdür emtea, emek verenlerin alın terini istismar ederek üstelik.

Devlet, köylülerin burayı terk etmelerini istiyor. Uyuşturucu kartelleri ile başa çıkma yöntemi bu onlara göre. Köylüler ise, her şeyi göz almışlar. Uyuşturucu çetelerinin zaman zaman evleri basıp insanları araçlara doldurup, gruplar halinde öldürmelerini de göze alıyorlar, devletin temsilcisi askerin gene evleri basıp terör estirmesini de. Peki biri yasal diğeri yasadışı olmak üzere birbirinin karşıtı görünen, ama gerçekte tamamlayıcısı olan iki farklı tarafın terörü ile sımsıkı kuşatılmışlarken hangi güçleri ile karşı duruyorlar dayatılanlara? Gelenekleri, töreleri, törenleri ile. Yani kutsalları ile. Sanctorum latince kökenli bir sözcük ve kutsallar demek.

Köyün okulunda bilinçli aydın ve yürekli bir öğretmen var. Böyle öğretmenler oldukça umut da var olacak, çocuklara toplumsal ve siyasi bilinç de aşılayan pırıl pırıl bir genç adam bu kahraman adam.

Genç bir köylü kadın uyuşturucu kartelinin adamları tarafından başka köylülerle birlikte evinden alınıp ormanlık alanda bir yere götürülüp infaz ediliyor. Biz, iki yaşındaki oğlunun annesini aramasını izliyoruz. Anneannesi ona, ormana git ve taşa toprağa, ağaca, havaya, suya annenin dönüşü için dua et der. Filmin başında gördüğümüz çocuk bu işte: anasını geri vermesi için doğaya umutsuzca yakaran.

Askerler, ormanda ellerinde silahlarla köyü kuşatmak için ilerliyorlar, Köylüler kararlı, yerlerinde kalacaklar, asla terk etmeyecekler.

Bir asker, derenin kenarında oturmuş, elini dupduru suya daldırıyor, derken su kan rengine dönüşüyor. Silahın/ ordunun/ devletin suyun temsil ettiği yaşamı ölüme dönüştürmesinin simgesel anlatımı olmalı.

Ormanda, anne diye haykıran çocuğun sesi yankılanıyor. Çocuğun bu arayışta karşılaştığı mağaralar ana rahminin simgesi olmalı, orman ise, bilinçdışımızın. Film çok gerçek neredeyse “belgesel olacak kadar gerçek” ve çok özel bir hikayeyi anlatırken, kullandığı sembollerle anlatısını bunun ötesine. hepimizİn ortak trajedisine taşıyor. Biliçdışının ormanında umutsuzca kayıp/kovulduğu cennetini: ana rahmini arayan insanoğlunun trajedisine!Orman, sanatta Büyülü Gerçekçiliğin çok kullandığı temalardan. Büyülü Gerçekçilik ,modern dünyaya gerçekçi bakışın büyülü unsurlarla beslenerek dışavurumu. Orman düş benzeri bir peysajdır ve içerisinde daha derin bir gerçeklik barındırır. Büyülü Gerçekçiliğin çok sevdiğimiz temsilcisi Frida Kahlo’nun ormanlı bir tablosunu resimlere eklemesem olmazdı.

Filmde genç kadının cenaze ritüeli, ve Meksikalıların iskelet maskeleri ve meşalelerle yaptığı Ölüler Günü törenleri filmde büyülüğü gerçeğin ifadelerinden.

Görüntüler bir tür phantasmagoria: projektörle yapılan görüntü oyunu ve o marihuanayı , esrarı kullananlar belki acıyı susturmak, belki “yeryüzüne dayanabilmek için” yaşamı bir görüntü oyununa dönüştürmeye çalışıyorlardır. Belki hayat zaten öyledir!

Peki, doğa çocuğun yakarışına yanıt verecek midir? Bu büyülü dünyada neden olmasın? O büyülü finali izleyin derim.
“Ve… Böylece yeniden yıldızlara ulaştım” Dante, İlahi Komedya

Meraklısı İçin Notlar:

Meksika, 68 dili resmi olarak tanıyor, bunların 63 tanesi yerli dil ve bu dillere ait 550 lehçeyi. Meksika işaret dilinin yanısıra iki yerli işaret dili olması da ülkenin sessiz dil zenginliği.
Kaynak: Wikipedia

Meksika’daki Uyuşturucu Terörü ile İlgili Haberler:

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/uyusturucu-vahseti…https://www.yeniasya.com.tr/…/meksika-devlet-baskani…

Frida-Orman Tablosu

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir